İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | take turns f. | nöbetleşmek | ||
We took turns driving on the way to Osaka. Osaka'ya giderken arabayı nöbetleşe sürdük. More Sentences |
||||
Genel | take turns f. | sıra ile yapmak | ||
Tom and Mary took turns. Tom ve Mary sıra ile yaptı. More Sentences |
||||
Genel | take turns f. | nöbetleşe yapmak | ||
Tom and I took turns. Tom ve ben nöbetleşe yaptık. More Sentences |
||||
Genel | take turns f. | sırayla yapmak | ||
Tom and Mary took turns with the driving. Tom ve Mary araba sürmeyi sırayla yaptılar. More Sentences |
||||
Genel | take turns f. | bir şeyi sırayla yapmak | ||
Genel | take turns f. | keşikleşe yapmak | ||
Genel | take turns f. | birbiri ardına gelmek |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | take turns at something f. | keşikleşe yapmak |
Genel | take turns at something f. | sırayla yapmak |
Genel | take turns at f. | bir şeyi sırayla yapmak |
Genel | take it in turns f. | bir işi birisiyle dönüşümlü yapmak |
Idioms | ||
Deyim | take it in turns f. | bir işi birisiyle sıra ile yapmak |
Deyim | take turns with someone f. | sırayla/dönüşümlü yapmak |
Deyim | take turns doing something/to do something [uk] f. | bir şeyi sırayla yapmak |
Deyim | take turns doing something/to do something [uk] f. | bir işi yapmayı sıraya koymak |
Deyim | take turns doing something/to do something [uk] f. | bir şeyi nöbetleşe yapmak |
Deyim | take turns doing something/to do something [uk] f. | bir işi dönüşümlü yapmak |
Deyim | take turns with f. | ile sırayla/dönüşümlü yapmak |